66Babaları dedi ki: "Hepiniz çaresiz kalmadıkça onu bana mutlaka getireceğinize dair Allah'dan bir yemin vermedikçe, onu, kesinlikle sizinle göndermem". Onlar da Allah'a and içerek babalarına söz verince, babaları dedi ki: "Bu söylediklerinize Allah vekildir". Ancak babaları bununla da yetinmiyerek: Onu kesinlikle sizinle göndermeyeceğim, ta ki, Allah'dan bana bir and ve misak verirseniz. Yani, Allah'a yemin ederek bana söz vermedikçe onun sizinle gitmesine kesinlikle izin vermeyeceğim. Allah'a yemin ederseniz, ki, onu muhakkak bana geri getireceksiniz, ancak hepiniz ihata edilmiş olursanız o başka. Yani hepiniz, her bakımdan yenik düşmüş ve çaresiz kalmış, hepiniz helak olmuş, gücünüz tükenmiş bir vaziyete düşmedikçe, onu bana geri getireceğinize dair Allah'a yemin ederek bana söz vermeden onu sizinle göndermem. Kaderin ne kadar dikkat çekici bir cilvesidir ki, yemini son derece sağlam surette ifade olunan bu istisna ile Yakup aleyhisselâm, ileride başlarına gelecek ihata (kuşatılıp çaresiz kalma) durumunu sanki bilerek önceden açığa vurmuş ve sanki öyle bir durumdaki mesuliyetsizliği belgelemiştir. Onun için demişlerdir ki, Yani, "bela, dile dayalıdır." Ağızdan çıkan başa gelir. Bunun üzerine ne zaman ki babalarına misaklarını verdiler, o da bu söylediklerimize Allah vekildir dedi.Yine çok dikkat çekicidir ki "Allah şahit" veya "Allah kefil" dememiş de "Allah vekil" demiştir. Demek ki, maksadı yalnızca şahitlik değil, icraattır. Demek ki, bu konuda kefalete de ihtiyaç yoktur. "Muhakkak ki, O, herşeye vekildir" (En'âm, 6/102; Hûd, 11/12) âyeti ise bu konuda kesin ve mutlaktır. Yani, O'nun tevfiki olmadan biz bu sözleri, bu teahhütleri yerine getiremeyiz. Bizim hesabımıza bunları icra ediverecek, gerçekleştirecek irade ve kudret ancak O'nundur. Bu konuda muvaffakiyeti O'ndan dileriz. Ayrıca şunu da tembih etti: |
﴾ 66 ﴿