6

Bir kaynak ki ondan Allah'ın kulları içerler, güzel yollar açarak akıtırlar onu.

Bu takdirde "bir kaynak" sözü, kâfurdan bedel veya onun açıklayıcısıdır. Yani, o kâsenin katkısı olan kâfur, bir ayn, bir çeşme, başka bir tâbirle bir kaynak, bir kaynak gözü, bir pınardır.

İkinci ve evvelki takdirde ise "içerler" fiilinin mefûlü (tümleci)dür. Yani katkısı kâfur olan o kâseden, hiç durmadan akan ve sonsuz hayat kaynağı olan bir çeşme suyu veya o su ile karıştırılmış bir içki içerler. Buna Vâkıa Sûresi'nde imanda en ileride olanların nitelikleri anlatılırken "Akan içki kaynağından doldurulmuş kadehler. Ondan başları ağrıtılmaz, akılları giderilmez."(Vâkıa, 56/18, 19) denilmiş, Saffât Sûresi'nde de, "Maîn'den doldurulmuş bir kadehle onların etrafında dolaşılır. Bembeyaz, içenlere lezzet verir. Onda ne bir zararlı sonuç vardır, ne de içenlere sarhoşluk verir."(Sâffat, 37/45-47) denilmiştir. Bu sûrede geçen "kâfur", Saffât Sûresi'nde geçen "bembeyaz, içenlere lezzet verir" ve Muhammed Sûresi'nde geçen "Tadı değişmeyen sütten ırmaklar."(Muhammed, 47/15) gibi nitelikler birbirlerine yakın mânâdadırlar.

O kâfur veya o içtikleri öyle bir çeşme ki Onunla, (yahut) ondan Allah'ın kulları içer, güzel yollarla onu akıtırlar da akıtırlar. İstedikleri yerlere kolay kolay akıtırlar, diledikleri gibi kana kana içerler. Abdullah b. Ahmed'in "Zevâidü'z-Zühd"de İbnü Şevzî'den rivayetine göre bu kaynağın altın boruları vardır, su onları takip eder.

Burada "Allah'ın kulları", yine o anlatılan iyi insanların kendileri, içme de daha önce anlatılan içmenin açıklaması olmak ihtimali var ise de, bunun genel mânâda olması daha açıktır. Bu duruma göre çeşme, o iyi kulların dünyada yaptıkları hayırlar; Allah'ın kullarının ondan içmesi, herkesin ondan faydalanması; iyi kulların kâfur katkılı dolgun kadehten içmeleri de, ahirette onun sevabından elde ettikleri sonsuz mutluluk neşesi demek olur.

6 ﴿