7

O kullar adaklarını yerine getirirler ve fenalığı salgın (olan) bir günden korkarlar.

Bunun şu şekilde izahı da bu mânâyı anlatır: "Adaklarını yerine getirirler..." Çünkü bu âyetler o "iyi kul" deyiminin özet olarak anlattığı mânânın bir tür açıklaması olmak üzere onların ahirette bu murada ermelerine vesile olan dünyadaki hallerini, ahlâklarını, ruh hallerini, fikir ve gayeleri ile hayır işlerinin esasını ve meyvelerini açıklamaya başlamaktadır. Yani, "onlar nasıl o iyiliğe erer, o pınarın suyunu akıtırlar?" denilirse, buyruluyor ki, "adaklarını yerine getirirler."

NEZR, bir şeyi yapmayı üzerine almak ve adamak demektir ki, bir kimsenin, üzerine gerekli ve vacip olmayan hayırlı bir işi kendine vacip kılarak "yapayım" diye üzerine almasıdır. Şüphesiz, kendine vacip olmayan nafileyi üzerine alıp da onu yerine getiren kimseler, kendilerine vacip olan vazifeleri haydi haydi yaparlar. Bu nedenle âyeti, gerek kendilerinin vacip kılması ve gerek yüce Allah'ın vacip kılmasıyla üzerlerine vacip olan her türlü vazife ve görevlerini yerine getirirler demek olur. Böylece bu âyet, "Onlar emanetlerine ve ahitlerine riayet ederler."(Müminun, 23/8) âyetinin mânâsı ile, "Kul bana nafilelerle devamlı yaklaşır. Neticede ben onun kulağı, gözü... olurum." kudsi hadisinin mânâsını kapsar. "Yerine getirirler" fiili de muzari sigası (geniş zaman kipi) ile bunu yerine getirmeye devam ettiklerini ifade eder. Yani, bir iki defa yerine getirmekle kalıvermez, devamlı yerine getirip dururlar. Hem de yaptıklarıyla gururlanıp da "artık yetişir" diye gâfil davranmazlar. Ve kötülüğü yaygın olan bir günden korkarlar, o endişe ile korunur dururlar.

7 ﴿