9

Hayır hayır, siz cezayı yalanlıyorsunuz.

Hayır hayır. Bu, Allah'ın keremine güvenip aldanmaktan sakındırmaktır. Yani "öyle mağrur olmayın". Fakat siz, O keremin kıymetini bilmiyorsunuz dini yalanlıyorsunuz, o kerim olan Rabb'ınızın keremine karşı onun emir ve yasaklarına teslim olarak, yani tam bir ihlâs (içtenlik) ve boyun eğişle itaat ederek o kereme layık yüksek ahlâk ile güzel ameller yapmak görev ve sorumluluğuna ve ona göre hesap ve ceza olacağına inanmıyorsunuz. Bir gün olup da Allah'ın iyilere iyiliklerine karşılık sevap ve mükafat vereceğini, kötülere de kötülükleri sebebiyle ceza verceğini yalanlar bir şekilde gururlanıyor, aldanıyorsunuz. Çünkü Allah'ın lütuf ve kereminden ümidi kesmek, sevap ve mükâfatına inanmamak küfür olduğu gibi, azap ve cezasından emin olmak, güç ve kudretini tanımamak da küfürdür. Bunu açıkça yapmak açık küfür, dolaylı yapmak da dolaylı küfür olmuş olur.

Bundan hitabın kâfirlere olduğu anlaşılırsa da kelimesi ile iki cümleyi birbirine bağlamak, kelâmda bir kesinti ve geçiş ifade ettiği için daha önce ifade edilen şeylerin kâfir ve asiyi kapsamasına engel olmaz. O gururun küfre kadar varabileceğini beyan ile sakındırmayı takviye edip desteklemiş olur.

Fatiha Sûresinde "din gününün sahibi"(Fatiha, 1/4) âyetinin tefsirinde geçtiği üzere burada da "din", küllî ve cüz'î olarak iki mânâ ile de düşünülmüştür: İslâm ve ceza. Çünkü din, lügatte ceza, yani yapılan bir işe iyi veya kötü bir karşılık vermektir. Bunun hakkı da iyiye iyi ile, kötüye kötü ile cezadır. Bunun için Yusuf Sûresi'nde "melik'in kanununa göre." (Yusuf, 12/76) âyetinde geçtiği üzere görev ve sorumluluk hükümlerini belirleyen kural ve âdetlere dahi din ve şeriat denir. "Sizin için dinden Nuh'a tavsiye ettiğini şeriat yaptı."(Şûrâ, 42/13) âyetinin tefsirine bkz.)

Bu nedenle örf ve şeriatte din, insanları hamde, yani medih ve övgü ile mükafata layık, güzel tercihleriyle iyi olan şeylere kendiliklerinden sevk eden ilâhî kanundur. Bunun hakikati de "Doğrusu Allah katında din ancak İslâm'dır."(Âl-i İmran, 3/19) buyrulduğu üzere İslâm'dır. Bunun esaslarından biri de ahirette tekrar dirilmek ve cezadır. İşte burada Allah'ın keremine mağrur olup aldanmakla dini yalanlamak, doğrudan doruya Allah'ın dini olan İslâm'ı yalanlamak demek olursa da, bu yalanlama, özellikle onun hükümlerinden biri olan öldükten sonra dirilme ve cezayı ve bunun gereği olarak görev ve yükümlülüğü yalanlamak mânâsına geldiği için, "siz mağrurlanıp saygısızlık etmekle cezayı ve dolayısıyla dini kökünden yalanlamış oluyorsunuz" meâlinde olur. Bundan dolayı böyle yerlerde "din"i sadece "ceza" ile tefsir etmek daha kestirme olacağından çoğunlukla bu mânâ tercih olunmuştur. Yani, siz demek ki cezayı yalanlıyorsunuz ve onun için Allah'tan korkmuyor mağrurlanıyorsunuz.

9 ﴿