9Yazılmış bir kitaptır o. Rakamlı ve mühürlü bir kitap. Bazıları bunun, siccin'den bedel olduğunu söylemişlerdir. Bu durumda, bununla sorunun cevabı verilmemiş; "Siccin nedir? Kitab-ı merkum nedir?" gibi soru tekrar edilmiş, Siccin'in neden ibaret olduğu açıkça tefsir edilmemiş olur. Çünkü bu şekilde "kitab-ı merkum" siccin'in tamamından bedel olmaktan ziyade, siccinde olduğu söylenen yazı mânâsına yorumlanarak "bedel-i iştima" olur. Oysa yukarılarda anlatıldığı üzere Kur'ân'ın üslubunda geçmiş zaman sigası (kipi)yla yani "bildin mi sen?" denildiği zaman bu sorunun cevabı hep bildirilmiştir. Onun için bunun bedel değil, "O bir mühürlü kitaptır." şeklinde soruya cevap olarak Siccin'in tefsiri olması daha doğrudur. MERKUM, yazılmış veya rakamlanmış demektir. Rakm ve terkim; yazı yazmak ve yazıya nokta ve hareke koyarak açıklık getirmek ve işaret koymak mânâlarına gelir. Bu üçüncü mânâ hepsine esas gibidir. Matematik işareti olan rakam da bundan alınmıştır. Burada beş mânâ verilmiştir: Birincisi; "beyyinü'l-kitâbe", yani açık, tam ve sağlam yazılı, yanlış ihtimali yok. İkincisi; işaretli, yani "gereğince cehenneme" diye buyrultu işareti yazılmış. Üçüncüsü, tüccarın kumaşına koyduğu gibi işaretli, kayıtlı. Dördüncüsü; mahkeme ve benzeri şeylerin belge ve defterlerinde olduğu gibi mühürlü, damgalı, ünvanlı ve resmileştirilmiş. Beşincisi; kumaşın rakmesi, yani desen ve nakışları gibi çizilmiş ve sabitleştirilmiş silinmez bir kitap. "İstif edilmiş balçıktan yapılmış ve Rabbinin katında damgalanmış."(Hud, 11/82, 83) âyetinin ifade ettiği gibi "sırasıyla tertip edilmiş, rakamına göre icra mevkiine konur, rakamlı bir kitap" mânâsına gelme ihtimali de vardır. Bunların hepsi şu mânâda birleşmiş olur: Şüphe ve kuşkudan uzak, bozma ve yakıştırmadan kurtulmuş, her görenin anlayacağı şekilde kendilerine verilecek olan kitapları, yazıları böyle sağlam bir sicilde yazılıdır. Hiç şaşmadan icra edilecektir. İbnü Cerir Tefsiri'nde "Siccîn"hakkında iki hadis rivayet edilmiştir. Birisi Ebû Hureyre hadisidir. Resulullah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: "Felak, cehennemde örtülü bir kuyudur. Amma Siccin açıktır." İkinci hadis Berâ'dan rivayet edilmiştir. Bu hadis, Siccin'in "en aşağıda bulunan yer" olması hakkındadır. "Cehennem Arz'ın en aşağısındadır." denildiğine göre, bunlar arasında bir çelişki yok ise de İbnü Cerir Berâ hadisini tercih ederek siccin'in en aşağıda bulunan yer şeklindeki tefsirini kabul etmiştir. Bu hadisin meâli şudur: Berâ (radıyallahü anh)'dan rivayet edilmiştir. Resulullah (sallallahü aleyhi ve sellem) günahkârın nefsinin göğe çıkarılmasını anlatarak buyurdu ki: Onu çıkarırlar. Onunla hangi melek topluluğuna uğrasalar, melekler: "Bu pis ruh nedir?" derler. Onun dünyada anıldığı isimlerden en çirkini ile "fülan" derler. Nihayet dünya semasına varırlar, açılmasını isterler ona açılmaz. Sonra Resulullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Onlara göklerin kapıları elbette açılmaz. Ve deve iğnenin deliğinden geçinceye kadar onlar cennete giremezler."(A'râf, 7/40) âyetini okudu. Yüce Allah buyurur ki: "Onun kitabını arzın en altında yazın. En alt yerde, siccinde." İbnü Cerir bundan dolayı Siccin'in en alt yer olduğunu söylemiş ise de bu hadiste "siccin, en alt yerdir" denilmemiş, "en alt yerdedir" denilmiş. Şu halde en alt yer, "kitab-ı merkum" diye tanıtılan siccinin kendisi değil, yeridir. Siccin en aşağı yerin en aşağısındadır. Dolayısıyla hadis ile âyet arasında bir çelişki yoktur. Zemahşerî de "yedinci kat yerden atılmış" demekle buna işaret etmiştir. Bazı rivayetlerde en alt yerin altının, İblis'in bulunduğu sınır olduğu haber verilmiştir. Demek ki kötülerin ruhu ve yazısı oradadır. |
﴾ 9 ﴿