| 6Yere ve onu döşeyene, ve (özellikle onun içinde yaşadığınız) arza ve onu döşeyene, bir döşek gibi döşeyip üzerinde yaşanabilecek ve kalınabilecek şekilde altınıza seren o yaratıcıya veyahut öyle döşeyişine, döşeyişindeki eşsiz tarz ve biçime yemin olsun. (Geniş bilgi için, "Ondan sonra da yeri döşedi."(Nâziât, 79/30) âyetinin tefsirine bkz.) ile, Nâziât Sûresi otuzuncu âyette geçen ile gibi ve aynı mânâda olarak döşeyip yaymak, düzgün sermek mânâsına "tahiv" kökündendir. Yâî de olurlar. Düzgün yayılmış ve geniş arza "taha", büyük ve yayvan gölgeliğe "tahiye, mathiyye ve mathuvve" denilir. Arzın tahvı ve dahvi demek, yer kabuğunun oluşturulmasıyla yüzeyinin yaşamaya elverişli bir şekilde döşenmesidir. Tefsirciler der ki: Böyle olması onun küresel olmasıyla çelişki teşkil etmez. ""Bakmazlar mı yere, nasıl yayılmış?"(Ğâşiye, 88/20) hatırlatması gereğince deneysel gözlem ve delillerle sabittir ki yer geometrik anlamda tam bir küre olmamakla beraber kürevi, yani küremsidir. Dağları, dereleri, ovaları ve denizleri gibi girinti ve çıkıntılarıyla kutuplarının basıklığı küreselliğine engel olmaz. Kütlesinin büyüklüğü göz önüne alınca bunlar onun üstünde bir portakal kabuğunun pürüzleri derecesinde kalır. Bu döşenişin tabiriyle anlatılması da bunu gösterir. Nitekim karpuz ve kabak gibi sapsız olarak yer üzerine döşenip yayılan sebze ve bitkilere "mutahhiye" denilir. | 
﴾ 6 ﴿